Cem Karaca’nın eşi İlkim Karaca “Cem Karaca’nın Gözyaşları” filminin çekilmesine karşı çıkmış, konuyu mahkemeye taşımış, Fikri Harika ve Aytaç Medya imzalı film vizyona girdiğinde ise mahkeme İlkim Karaca’yı haklı bularak projenin vizyondan kaldırılmasına karar vermişti. Kararda filmin sinema, uydu, kablo, her türlü televizyon yayını, CD, DVD, İnternet/Sosyal Medya/Dijital bütün yollarla umuma iletilmesi yasaklanmıştı. Yapım şirketleri bu kararın ardından yazılı bir açıklama yaparak İlkim Karaca’ya karşı hukuk savaşlarına devam edeceklerini, ileriki süreçte tedbir kararını kaldırarak filmi tekrar seyirciyle buluşturacaklarına inandıklarını ifade etmişti.
İlkim Karaca’nın avukatı Yasin Gökalp yaptığı yazılı açıklamada filmin yapımcısı yapımcı ve edisyon şirketlerine yönelik ikame edilen birden fazla dava bulunduğunu ve yapılan açıklamalarla gizlilik kurallarının hiçe sayıldığını belirtti. Karaca’nın avukatı açıklamasında 2023 yılı Ağustos ayından beri yapımcı şirketlere ve ilgili diğer taraflara yönelik yapılan uyarı ve ihtarlar sonuçsuz kaldığına ve ardından hukuki adımların atıldığına vurgu yaptı.
Filmle ilgili 3,5 milyon TL teminat karşılığında durdurulma kararı alındığı gün basın toplantısı düzenleyen ve İlkim Karaca yüzünden geçmişte DNA raporu almak zorunda kaldığını açıklayan Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca’nın kamuoyunu yanılttığını belirten Gökalp açıklamalarına şöyle devam etti:
“Konuya ilişkin yapılan açıklamalarda müvekkilimiz İlkim Karaca’nın şahsına yönelik haksız ve hakaret içerikli iddialar yer almıştır. Bu tür talihsiz ve asılsız açıklamaları kesinlikle reddediyoruz. Davaya taraf olmamasına rağmen asılsız ve çirkin söylemlerde bulunan Emrah Karaca’nın açıklamalarına ilişkin olarak; özellikle vurgulamak gerekir ki, merhum sanatçımız Cem Karaca kendisi, sağlığında Emrah Karaca’ya karşı davalar açmıştır.
İddia edildiği gibi müvekkilimiz İlkim Karaca hiç var olmayan bir konuyu dillendirmemiştir. Aksine, Cem Karaca’nın vefatının ardından bu davaların hemen sonlanmasını sağlamış ve miras paylaşımına hiçbir şekilde itiraz etmemiştir. Böylece merhum Cem Karaca ile Emrah Karaca arasında yaşanan tüm sorunların kendisiyle ilgili olmadığını zaten ispatlamıştır. Cem Karaca’nın mezarının açılması ve DNA testi talebi, müvekkilimiz İlkim Karaca tarafından değil, aksine bizzat Emrah Karaca tarafından yapılmış olup tüm bu hususlar mahkeme tutanakları ile sabittir. İlgili şahsın müvekkilimizi hırsızlıkla itham etmesi gibi asılsız iddialara karşı cevap verme gereği bile duymamakla beraber, gerekli hukuki sürecin başlatılacağını da bildirmek istiyoruz.”
“Filmin gişe rakamları ortada”
90 milyon bütçeli film 3 haftada 220 bin 938 kişi tarafından izlenmişti. Filmin gişesine dikkat çekilen açıklama şu sözlerle devam ettirildi:
“Davalı taraf olan şirketler, Cem Karaca gibi değerli bir sanatçının hayatını konu alan filmle ilgili olarak davalarda gizlilik kararı olması sebebiyle herhangi bir beyanda bulunmayışımızdan faydalanma ve reklam yapma çabasına girişmiş, bir nebze başarılı da olmuştur. Ancak, filmin gişe rakamları ortada olup yapımcı şirketlerin kendi başarısızlıklarını tarafımıza yüklemeye çalışmalarını da kesinlikle kabul etmiyoruz. Sonuç olarak, Cem Karaca’nın eşi olan müvekkil İlkim Karaca, merhum sanatçımızın vefatından beri malum şahıslar tarafından kendisine yönelik yapılan psikolojik saldırılara karşı eşi Cem Karaca’ya olan sevgi ve saygısından dolayı sessiz kalmış ve ilk kez kanuni yoldan hakkını aramak için yola çıkmıştır. Bu zamana kadar Türk yargısı tarafından verilmiş olumlu veya olumsuz kararlara tarafımızca saygı duyulmasına rağmen karşı tarafların aynı saygıyı göstermeyip karalama kampanyası başlatarak, kamuoyunu yanlış yönlendirme amacı ile asılsız ithamlarda bulunması tarafımızca büyük şaşkınlık ve derin bir üzüntü ile karşılanmaktadır. Gelinen son noktada öncelikle Cem Karaca’nın hatırasına yapılan saygısızlık ve dahi müvekkil İlkim Karaca’nın haklarına yönelik yapılan saldırı karşısında haklı olarak gerekli hukuki adımlar atılmıştır ve gerektiği takdirde atılmaya devam edilecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur…”