“Kızılcık Şerbeti” dizisine RTÜK tarafından verilen 5 kez yayın durdurma ve para cezasına tepkiler artıyor. Aynı zamanda ünlü oyuncu ve yazar Gupse Özay’ın da babası olan avukat Senih Özay, meslektaşları Murat Fatih Ülkü ve Hilal Elbüken’le bebarer Ankara İdare Mahkemesi’ne “Kızılcık Şerbeti”ne verilen cezayla ilgili vatandaşlık hakkını kullanarak dava açacaklarını duyurdu.
İzmirli üç avukat yaptıkları yazılı açıklamada “Kızılcık Şerbeti” dizisine kadına karşı şiddet gibi yapay bir gerekçe ile ceza verilmesi, tüm yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine ağır bir darbe vurulması demektir. Bu diziye verilen cezaya karşı çıkmak, Anayasa madde 2 gereği demokratik, laik bir hukuk devletinde yaşamak isteyen her yurttaşın hakkı ve görevi olmakla, bu cezaya karşı Ankara İdare Mahkemesi’nde dava açıyoruz” dedi.
Üç avukat basın açıklamasında şu çarpıcı ifadelere yer verdi:
“Bilindiği gibi “Kızılcık Şerbeti” adlı dizi muhafazakar bir ailenin oğlu ile nispeten muhafazakarlıktan uzaklaşmış bir ailenin kızı arasındaki evlilik sonrası iki aile arasında yaşanan olayları merkezine alan bir dizidir. Bu dizi ilk bölümleri bittikten sonra, siyasal iktidarın gerektiğinde Anayasal özgürlüklere müdahale ederek bir dayatma haline getirdiği ve bunu da açıkça en yetkili ağızlardan ifade ettiği toplumsal yapıyı daha muhafazakar bir niteliğe dönüştürme amacına aykırı konuları işlediği yönünde görüşler ortaya çıkmıştır. Bu görüşlerin temelinde dizideki muhafazakar ailenin de hatalar yapabildiği, bireyi ve özellikle kadını değersizleştirdiği, göründüğü kadar dürüst olmadığı olay örgülerinin ve sahnelerinin yer alması yatmaktadır.
İşte sanat özgürlüğünün başladığı önemli yerlerden biri de burasıdır, söz konusu dizinin senaryosunu yazan yazar, bu senaryoyu filme çeken yönetmen, senaryodaki karakterlere hayat veren oyuncuların bakış açısı eleştirel olabilir. (Hatta esasen yapılan işe sanat denmesi için eleştirel olması gerekir.) Buna en çok da siyasal iktidarın tahammül etmesi gerekir. Siyasal iktidar bu tahammülü gösteremiyorsa, hatta “din” gibi kutsal değerler ile, kendisine yönelik eleştirileri elindeki yaptırım gücünü kullanarak yasaklamaya çalışıyorsa, orada bilim ve sanat özgürlüğü başta olmak üzere hiçbir sanat ve özgürlükten söz edilemez. Siyasal iktidarın tahammül gösteremediği durumlarda da, biz davacılar gibi yurttaşların yargı organının gerçek görevi olan siyasal iktidarı sınırlama ve denetleme işlevini harekete geçirmeye çalışmamız kaçınılmazdır.”